sierra
Mesaj Sayısı : 84 Kayıt tarihi : 10/10/08
| Konu: Serhad Raşa Evrensel Gazetesi 10.09.2008 Ali Galip ile röportajı Cuma Ekim 10, 2008 12:21 pm | |
| Serhad Raşa: Sedef desenli ezgilerSerhad Raşa`nın albümü, kent ozanlığı çizgisinin bir akım olarak sürdürücülerini de yarattığını gösteriyor
Türkü dinleyicileri anımsayacaktır. Geçtiğimiz son iki yılda `Rengahenk Türküler` üst başlığı ile değerli ressamlarımızdan Nuri İyem ve Fikret Otyam`ın kapak çalışmalarıyla Artvizyon firması, Edip Emre`nin müzik direktörlüğünde `Anadolu Sevdası` albümlerini dinleyicilere sunmuştu. İlki çift CD ve 33 türküden ikincisi ise 17 türküden oluşmak üzere 20`den fazla sanatçının yorumunu kapsıyor. Son derece titiz bir çalışmayla, adeta türküler geçidi olan bu albümler şimdi kimi katılımcı `amatör` sanatçılar için birer okul olduğunu da gösteriyor. İlk albümün kartonetinde şu saptamayı yapmıştım: `Müziğe olan bu karşılıksız sevda olmazsa yerli, yabancı bütün türkü dostlarına özgüvenle sunacağımız, uluslar arası kalitedeki bu çalışma gerçekleştirilemezdi.` Bu yazıda kısa bir söyleşiyle birlikte tanıtmaya çalışacağım sanatçımız Serhad Raşa, `Mapusun İçinde Üç Ağaç İncir`, `Yaylanın çimenine` adlı türkülerle `Anadolu Sevdası`nda yer almıştı. Bu kez Serhad Raşa, `Merhaba` adlı solo albümüyle ve ağırlıklı olarak özgün bestelerinin (Asi Bir Küheylan, Söz: Yusuf Hayaloğlu, Müzik: Edip Emre, İşte Gidiyorum, Söz: Yusuf Hayaloğlu, Müzik: Serhad Raşa, Ödeşme, Söz: Y. Hayaloğlu, Müzik: S. Raşa, Ey Felek, Söz: Y. Hayaloğlu, Müzik: S. Raşa, Hasan Vurulur, Söz-Müzik: S. Raşa) öne çıktığı öte yandan usta malı eserlerle (Bağlandı Yollarım, Söz: Karacaoğlan, Müzik: Ali Sultan, Merhaba-Kerbela Ağıdı, Söz: Ferman Baba, Müzik: Kazım Birlik, Sarayburnunda Aşk, Söz-Müzik: Selahattin Sarıkaya, Hudey Hudey, Söz: Pir Sultan Abdal, Müzik: Zülfü Livaneli) birlikte anonim türkülerinde (Kurtuluş Savaşı Destanı, Söz-Müzik: Anonim, Mapusun İçinde Üç Ağaç İncir, Söz-Müzik: Anonim) yer aldığı, düzenleme ve yorum olarak çizgisel bütünlüğün yakalandığı, türkü severlere türkü tadında bir merhaba sunuyor. Kent ozanlığı Türkü formundaki ezgiler için bir adlandırma tartışmasının yaşandığı biliniyor. Özgün ya da protest kavramları belli bir kabul görmüş olmasına rağmen tartışmanın bütünüyle tüketildiği söylenemez. Geleneksel, ümmi, alaylı halk ozanlığı son demlerini yaşadığı için olsa gerek sanırım Ahmet Kaya`Kent ozanlığı` kavramını tartışmaya açmıştı. Sosyolojik olarak kapsayıcı bir terim. Serhad Raşa`nın elimizdeki albümü kent ozanlığı çizgisinin sosyolojik temeline oturan ve bir akım olarak sürdürücülerini de yarattığını gösteriyor. Halk ozanlığı geleneğinin formlarına bağlı kalarak ama özellikle akademik bir müzik eğitiminden geçip ezgi ve armoni bakımından günümüz insanının duygu dünyasına seslenen türküleri başka türlü anlamlandırmanın bir açıklaması olmasa gerek! Akademik olarak piyano eğitimi almış, çeşitli kurumlarda gitar hocalığı yapan, aynı ustalıkla ney çalan, türkü sevdalısı Serhad Raşa`nın bu ilk solo albümünde sunduğu sedef desenli ezgileri, epeyce mesafe kaydettiği yolda, kararlı bir biçimde yürüyeceğini ve bizlere nice eserler sunacağını müjdeliyor. Öyle anlaşılıyor ki, 1969 doğumlu olan sanatçının besteciliğini yansıtan bu albüm çalışmasını dinleyicilere ulaştırmakta neden bunca gecikmiş olduğu sorgulanmalı. Müzikle ilk tanışması ortaokul yıllarına denk gelen, ilk konserlerini lise yıllarında veren Serhad Raşa, 1992 yılında Ankara`ya yerleşir ve profesyonel müzik yaşamına başlar. Kurduğu gruplar ile sahne ve konser çalışmaları yapar. 2004 yılında İstanbul`a yerleşir. Şair Yusuf Hayaloğlu ve Selda Bağcan ile İstanbul`da ve birçok ilde konser programları yapar. Solo albüm yapmakta neden geciktiğini sorduğumda adeta `bir dokun bin ah işit` sözünde olduğu gibi müzik sektörünün sanatçıları nasıl bir kıskaca aldığını anlatıyor. Ama hangi sanatçıları? `Ülkemizde müzik emekçisi olmak hele ki `Muhalif Müzik` emekçisi olmak gerçekten çok zor. Bir sanatçının yapması gereken sadece üretmek olmalı. Üretilen şeyin insanlara ulaştırılması ve gerekli promosyon (tanıtım) vs gibi işler sanatçının işi olmamalıdır. Ama sistemin oluşturduğu rekabet anlayışı acımasız yarış mantığı sonucu sanatçı işin üretimiyle birlikte yukarıda söylediğim tarafıyla da uğraşmaktadır. Bu durum işin doğasına ters bir durum. Ülkemizde son 10 yıllık süreçte Müzik sektöründe ciddi bir geriye gidiş yaşandı. Bu durum hem üretilen eserlerin niteliğinin kalitesizleşmesinde hem de yapımcı şirketlerin kaliteyi aramaktan vazgeçmesiyle oluştu. Tabi bir diğer ayağıysa hem korsan CD hem de internet üzerinden yapılan sanal korsancılık. Ve bunun önüne geçmek için telif haklarını koruyan kurumların ciddi bir yapılanma içerisinde olmaması da süreci daha da geriye götürmektedir. `Sanatçı çağının tanığıdır` diye bir söz vardır, evet doğru ama bence hem tanığı hem de müdahale edeni olmalıdır. Kapitalizmin insanlara dayattığı bu tüketim, değersizlik ve bencillik anlayışıyla her zaman mücadele halinde olmalıyız, soruna buradan bakmalıyız.` Naif bir çalışma oldu Bu koşullar içerisinde albümünü oluşturan Serhad Raşa çalışma sürecinde taşıdığı kaygılarını ve bundan sonraki beklentilerini de şöyle ifade ediyor: `Bir buçuk yıllık bir süreçte gerçekten büyük fedakarlıklarla yaptık albümü. Gerek aranje, gerekse teknik anlamda içime sinen naif bir çalışma oldu. Albümde kendi eserlerimin yanında çocukluğumun türküleri dediğim eserlere de yer verdim. Repertuarı oluştururken bugün piyasada kullanılan `Patlayan şarkı` penceresinden değil de içi dolu ve sevgiyi hikaye eden, gerçekten ülkemiz halkları ve tarihi için bir öyküsü olan şarkı penceresinden bakarak hareket ettim. İlk solo albümün her zaman bir riski vardır ve bu sanatçı açısından bir içsel durumdur. Acaba şöyle olsaydı ya da burada bu olmasaydı gibi hiç bitmeyen kendinize sorduğunuz sorulardır bunlar. Bir söz var, `İlk Elin Günahı Olmaz` diye. Artık takdiri dinleyicilere bırakmak gerekir, son sözü söyleyen her zaman dinleyicidir. Ben beğenenlere de beğenmeyenlere de sevgilerimi gönderiyorum.` A.Galip http://www.tumgazeteler.com/?a=4094860 | |
|